G7 Zirvesi, hemen sonrasında da NATO Zirvesi’nin toplanması emperyalist kapitalist sistemin içinde bulunduğu krizin tasdiklenmesi oldu. Önce G7 Zirvesinde ekonomik ve politik çıkmazlar değerlendirildi, sonra NATO Zirvesinde alınması gereken askeri tedbirler görüşüldü savaş stratejileri karara bağlandı.
Faşist AKP-MHP Saray rejimi, içinde bulunduğu çoklu kriz ortamından aynen ağababaları gibi çıkış arıyor. ABD ve AB emperyalistleri ile güven tazeliyor, NATO görevlerine balıklama atlıyor. ABD’nin talimatlarıyla Rusya’ya karşı Ukrayna’yı destekliyor, safını belirliyor. Kürdistan’daki savaş stratejilerini ABD ile uyumlaştırıyor, bölgede hakimiyet hayalleri kuruyor. Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Kafkaslarda gerginlikler yaratıyor.
Tümü ABD ve NATO politikaları ile uyumlu olan bu yönelim sayesinde ülkenin ekonomik sorunlarını hafifleteceğini ve duvara dayanmış olan politik akibetini tersine çevireceğini zannediyor. ABD de bu derecede kendine biat eden Türkiye’yi çok seviyor, görev üstüne görev veriyor. Rusya ve Çin’e karşı ileri bir karakol olarak Erdoğan’a ödevler veriyor.
Böyle bir süreçte ABD Afganistan’daki kuvvetlerinin yerini değiştirip, onları Avrupa’ya kaydırırken Türkiye’ye Afganistan misyonu veriyor. Kimileri Afganistan görevini Türkiye’nin diyet borcu olarak kabul ettiğini zannediyor. Durum hiç de öyle değil. Türkiye için bu görev piyangoda kazanmak gibi bir şey. Bir yandan Afganistan’da kendi Turancı amaçlarına yönelik adımlar atmayı planlıyor, diğer yandan da uyuşturucu ticaretinin kaynağına üs kuruyor. ABD bütçesinden yardım edeceğine, sermaye yatırımı yapacağına Türkiye’ye ekonomik sorunlarını çözmek için yol veriyor. Birlikte kazanacaklar. Diğer yandan da Rusya’nın etrafını çevrelemek ve Çin’e yaklaşmak için Türkiye’den hizmet bekliyor. Özbekistan’ı, Tacikistan’ı karıştır diyor. Bölgesel savaşlar ve gerginlikler günümüzde vekaleten yürütülüyor. Türkiye de bu vekillerden biri. Konu bundan ibaret.