Karadeniz’de sel baskınlarını Ege ve Akdeniz’deki orman yangınları izliyor. Eş zamanlı olarak Kürdistan’da orman alanları yanıyor. Boyalı basın salt Ege ve Akdeniz orman yangınlarını yayınlıyor.
Önce şunu belirtmek lazım. Kürdistan’da ormanlar ve köyler 40 yıldır yakılıyor. Askeri jetlerin bombalamaları, kazan bombaları ve göçe zorlamak için köylerin yakılması Kürt insanı için sürekli bir tehlike. Özgür basın dışında, bu yangınların ele alınmaması da ülkede normalmiş gibi kabul ediliyor. Aynı nedenle bugün de Kürdistan’daki orman yangınları dikkate alınmıyor.
Ege ve Akdeniz’deki orman yangınlarının değişik nedenleri var. Doğal nedenlerle havaların aşırı derecede sıcak olması ve kimi dikkatsizliklerin yangına sebep olması bir gerçek. Ne ki, nedenler bununla sınırlı değil. Doğal yangınlar gündem olduğunda imar alanları açmak için kasıtlı ve planlı olarak yangın çıkarılması da doğal orman yangınları ile eş zamanlı gerçekleşiyor. Başta MNG, LİMAK, KOLİN, İÇTAŞ, KALYON, CENGİZ, TİTANİC grupları olmak üzere faşist rejimin koltuk değneği olan müteahhit ve teşvikli turizm yatırımcılarının doğanın katliamcıları oldukları artık tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir.
Ege ve Akdeniz’de ormanlar yanar ve yakılırken, yangınların 3-5 kilometre ötesinde Bayram tatili için metropollerden akan burjuva sosyetelerin rakılarını yudumlamaya devam etmekte oldukları özgür basına yansıdı. Aynı günlerde Kürdistan’da yanan ormanlara yönelik de kimse oralı olmadı.
Karadeniz’deki sel felaketi ormanları yakan rejim müteahhitlerinin HES ve JES projeleri seyesinde olmuştur. HES ve JES barajları patlamış, sözde ıslah edilen dereler doğal engeller ortadan kalktığı için ve bir çoğunun yatağı önlem alınmadan değiştirildiği için bu felaketlere neden olmuştur.
Doğal yangın ve seller olabilir. Ancak söz konusu ülkenin devleti zamanında bu konuda etkili önlemler almak ve halkı eğitmek zorundadır. Bu olmadığı gibi ülkede yangın uçak ve helikopterleri ile ilgili ciddi bir zaafiyet vardır. Devlet bu organizasyonu kendi eliyle yapmaktan vaz geçmiş, kendine yakın iş insanlarına uçak ve helikopter işini ihale etmiştir. Onlar da bu alana yatırım yapmaktan fazla, yararlanacakları kaynakları gözetmiş ve çok kazançlı olmayan bu alana yeteri kadar yatırım yapmamışlardır. Devletin teşvikleri başka alanlarda yaptıkları işlerde sermaye olarak kullanılmıştır. İhaleyi kazanan BORDO GROUP adlı şirketin sahibi Erkan Adakoğlu, yangın helikopterleri için aldığı kaynakların bir bölümünü turizm yatırımlarında ve müzik üretim organizasyon alanlarında kullanmıştır. Onların bu zihniyeti ormanların, yerleşim alanlarının, insanların ve hayvanların ölümü ile sonuçlanmıştır. Bu düpedüz bir cinayettir.
Gökova Körfezi’nde Kemerköy Termik Santrali’nin orman yangınları sonucunda yanıp tahrip olması günlerce kamuoyunu meşgul etti. 37 yıl önce Turgut Özal tarafından inatla yaptırılan santral için kapatılma kararı vardı. Kamuoyu Termik Santral’in yanması sonucunda çevrede oluşacak ölümcül tahribat ile meşgul edilirken, kapatılması kararı olan santral yakılarak sigortadan büyük bedeller elde edilmesi sağlandı. Böylece santralın işletmecisi zarar edecekken kazanç elde etmiş duruma geldi. Termik santral harabe haline geldi ve yangın söndü.
Son bir iki hafta içinde yaşadığımız tüm bu olaylar sadece ormanların ve yerleşim alanlarının yanması veya sular seller altında kalması ile sınırlı değildir. Sıraladığımız bu kısa örnekler dahi aslında ülkenin bir bütün olarak yangın yerine dönüştüğünün ve bir felaketle karşı karşıya olunduğunun ispatıdır. İnsan yaşamını, doğayı hiçe sayan, sömürü toplumu Kapitalizm artık tıkanmıştır, çökmektedir ve baskıyla yaşamını sürdürmektedir. İnsanlık dışı ve tüm varlığını haksız kazanç üzerine kuran bu düzene son verilmeden ülkenin hiç bir sorununu çözmek mümkün değildir.
İktidar ve düzen partilerine oy verenler şimdi ne yaptıklarını gözden geçireceklerdir. Karadeniz bölgesi gibi faşist partilerin oy deposu olan bölge yurttaşları sonuçlar çıkaracaklardır. Komünistlere düşen görev işçi, emekçi, köylü yoksul yurttaşlarımıza bu konuda yardımcı olmak, bilinç değişimine katkıda bulunmak, yerel halkların mücadelelerine yön vermektir. Kamuoyunda, bu sorunların yerel değil ülke genelini ilgilendiren ve çözülmesi gereken sorunlar olduğu bilince çıkarılmalıdır. Komünistler, TKP, bu alanda siyasi bağlaşıkları ile birlikte hareket ederek barış, demokrasi, emek, doğa, bağımsızlık, özgürlük ve sosyalizm güçlerinin güçlü ortak hareketinin sürekli gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
7. Ağustos 2021